SAHİH-İ MÜSLİM

Bablar Konular Numaralar  

LİBAS BAHSİ

<< 2105 >>

NUMARALI HADİS-İ ŞERİF:

 

82 - (2105) حدثني حرملة بن يحيى. أخبرنا ابن وهب. أخبرني يونس عن ابن شهاب، عن ابن السباق؛ أن عبدالله بن عباس قال: أخبرتني ميمونة؛

 أن رسول الله صلى الله عليه وسلم أصبح يوما واجما. فقالت ميمونة: يا رسول الله! لقد استنكرت هيئتك منذ اليوم. قال رسول الله صلى الله عليه وسلم (إن جبريل كان وعدني أن يلقاني الليلة. فلم يلقني. أم والله! ما أخلفني) قال فظل رسول الله صلى الله عليه وسلم يومه ذلك على ذلك. ثم وقع في نفسه جرو كلب تحت فسطاط لنا. فأمر به فأخرج. ثم أخذ بيده ماء فنضح مكانه. فلما أمسى لقيه جبريل. فقال له (قد كنت وعدتني أن تلقاني البارحة) قال: أجل. ولكنا لا ندخل بيتا فيه كلب ولا  صورة. فأصبح رسول الله صلى الله عليه وسلم، يومئذ، فأمر بقتل الكلاب. حتى إنه يأمر بقتل كلب الحائط الصغير، ويترك كلب الحائط الكبير.

 

[ش (واجما) قال أهل اللغة: هو الساكت الذي يظهر عليه الهم والكآبة. وقيل: هو الحزين. يقال: وجم يجم وجوما.

(جرو كلب) الجرو، بكسر الجيم وضمها وفتحها، ثلاث لغات مشهورات، هو الصغير من أولاد الكلب وسائر السباع. والجمع أجر وجراء. وجمع الجراء أجرية.

(فسطاط) هو نحو الخباء. والمراد به هنا بعض حجال البيت. وأصل الفسطاط عمود الأخبية التي يقام عليها.

(الحائط) المراد بالحائط البستان. وفرق بين الحائطين. لأن الكبير تدعو الحاجة إلى حفظ جوانبه، ولا  يتمكن الناطور في المحافظة على ذلك. بخلاف الصغير].

 

{82}

Bana Harmele b. Yahya rivayet etti. (Dediki): Bize İbni Vehb haber verdi. (Dediki): Bana Yûnus İbni Şihab'dan, o da İbni Sebbâk'dan naklen haber verdi ki, Abdullah b. Abhâs şöyle demiş: Bana Meymûne haber verdiki,

 

Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bir gün mahzun olarak sabahlamış. Bunun üzerine Meymûne :

 

— Yâ Resûlallah! Hakikaten bugünden beri senin kılığını yadırgamaktayım, demiş. Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):

 

«Hakikaten Cibril benimle bu gece görüşeceğini bana va'deîmişti, ama görüşmedi. Vallahi bana verdiği sözü bozmuş değildir.» buyurdu. Artık Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) o günü o minval üzere devam etti. Sonra hatırına bizim çadırın altındaki köpek eniği geldi ve onun hakkında emir vererek çıkarıldı. Sonra eliyle su alarak köpeğin yerine serpti. Akşamladığı vakit Cibril ona çıkageldi. Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):

 

«Sen bana benimle dün akşam görüşeceğini va'detmiştin.»  dedi. Cibril:

 

«Evet! Lakin biz içinde köpek ve suret bulunan eve girmeyiz.» cevâbını verdi. Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) o gün sabahlar sabahlamaz köpeklerin öldürülmesini emir buyurdu. Hattâ küçük bahçe köpeğinin öldürülmesini emrediyor, büyük bahçenin köpeğini bırakıyordu.

 

 

İzah:

Fustat: Aslen çadır direği demektir. Sonradan çadır mânâsına kullanılmıştır. Burada ondan murad evin perde ve çarşaflarından biridir. İçinde suret bulunan eve meleklerin girmeyişinin sebebini ulema şöyle izah ederler: «Çünkü bu pek kötü bir masıyettir. Bunda Allah'ın yarattığına benzetme de vardır. Bâzıları Allah'dan başka bir şeye tapmayı tersim eder. İçinde köpek bulunan ve eve girmemelerinin sebebi ise köpek çok necaset yediği içindir. Bâzı köpeklere şeytan denilmiştir. Nitekim hadîste varid olmuştur. Melekîerse şeytanların zıddıdır. Bir de köpek pis koktuğu için girmezler. Çünkü melekler kötü  kokudan hoşlanmazlar.

 

Köpeği edinmek yasak edilmiştir. Binâenaleyh bu yasağa aldırış etmeyip onu edinen kimseye evine melek girmekten mahrum bırakılmak suretiyle ceza verilmiştir.

 

Küçük bahçe ile büyük bahçe arasında fark yapılarak küçük bahçe köpeğinin öldürülmesi, ötekinin bırakılması; büyük bahçenin her tarafını bekçi muhafaza etmeyip, köpeğin bekçiliğine muhtaç olmasından, küçük bahçede buna ihtiyaç bulunmamasmdandır. Mamafih köpeklerin öldürülmesi hükmü neshedilmiştir. Nitekim bunu Kitâbu'I-Buyû»'da görmüştük.